Uluslararası Göç Hukukunda Güvenli Ülke

Aydoğan ASAR (GESYAD Başkanı)

16.05.2016

Bu günlerde AB’nin vize muafiyeti sözünün artık rafa kaldırılmakta olduğunu görüyoruz. Yasadışı göçle mücadelenin uluslararası işbirliği içinde yürütülmesi gerekirken, Ege’deki göçmen hareketliliğinin panikletmesiyle, doğrudan bir ilişkisi olmadığı halde, yasadışı göçle mücadele ve Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması arasında AB tarafından kurulan bağ ilk günden bu yana sağlam temelleri olmayan bir yaklaşım olarak tartışılmıştır.

Kaldı ki, AB-Türkiye ilişkilerinin tarihsel geçmişi dikkate alındığında vize muafiyeti için 72 şartın karşılanmasının yeterli görülmeyeceği, AB’nin bu koşulların türevlerini önümüze koyabileceği, mevzuat değişikliklerinin yapılmasının ardından uygulamalar için izleme/raporlama sürecine geçileceğinin kaçınılmaz olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Şu noktanın altı çizilmelidir: Vize serbestisi/muafiyeti olarak ifade edilen husus aslında Türk Vatandaşlarının Schengen bölgesinde serbest dolaşımının bir parçası anlamına gelmektedir. Olaya bu açıdan bakıldığında AB ülkelerinin tamamının henüz bunu hazmedebilecek kapasite ve olgunlukta olduğunu söylemek oldukça güçtür.

Öte yandan, Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanındığını kabul ettiğimizde bu gelişmenin AB üyelik sürecimize ne oranda katkısı olabileceğiyle ilgili ayrı bir tartışma konusu ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki vize serbestisi, AB üyeliğiyle sağlanacak bir dizi avantajdan sadece biridir.

Türkiye’yi AB üyeliğine götürecek adımların ilerletilmesine çalışılması, bu bağlamda özellikle adalet, özgürlük ve güvenlikle ilgili 24 üncü faslın müzakereye açılmasında ısrarcı olunması üyelik sürecinde daha önemli bir aşama geçilmesi anlamına gelmektedir. Zira bu fasıl sınır kontrolü, vizeler, dış göç, sığınma, polis işbirliği, organize suçlar ve terörizmle mücadele, uyuşturucu, gümrük ve adalet alanlarında işbirliği konularını da kapsayan temel siyasi kriterin başında gelmektedir.