Brüksel’deki Göçmen Krizi Zirvesinden Beklentiler

GESYAD/Göç Araştırmaları Merkezi

07.03.2016

 

 

Türkiye ve AB liderlerinin göçmen krizini görüşmek üzere bugün (7/3/2016) Brüksel’de bir araya gelmesiyle ilgili haberler gündemde önemli bir yer tutmakta hatta zirveyle ilgili çok büyük beklentilerin olduğu gözlemlenmektedir.

Basında yer alan haberlerde; AB’nin göçmen krizi konusundaki çözüm stratejisini değiştireceği, göçmenlerin gelişini önlemekten ziyade gelen göçmenlerin geri gönderilmesine yönelik politika oluşturmaya çalıştığı, Avrupa Komisyonunun göçten sorumlu üyesi Dimitris Avramopolous’un “Suriyeli olmayan göçmenleri sistematik biçimde Türkiye’ye geri yollamayı mı planlıyorsunuz?” sorusuna “zirvedeki temel amaçlardan birisi bu olacak” yanıtını verdiği, ayrıca “Avrupa’ya gelmiş olan ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyanlara koruma sağlanacağı, geri kalanların dönmesi gerekeceği” şeklinde konuştuğu ifade edilmektedir.

Bugün her ne kadar göçmenlerin geri alınma konusu Türkiye ile AB arasında imzalanan geri kabul anlaşması bağlamında dile getirilmekte ise de, bu anlaşma henüz yürürlükte olmadığından tartışma yanlış zeminde yürütülmektedir. Halbuki, Türkiye ile Yunanistan arasında yaklaşık on beş yıldır yürürlükte olan bir geri kabul protokolü söz konusudur. Geçtiğimiz günlerde Edirne’de Yunan Makamlarınca Türkiye’ye iadesi geçekleştirilen Afgan, Pakistan gibi değişik uyruklulardan oluşan 150 kişilik göçmen grubunun alınması on beş yıldır bu protokol kapsamında yürütülen rutin işlemin bir parçasıdır. AB-Türkiye geri kabul anlaşması planlandığı şekilde haziran ayında yürürlüğe girinceye kadar Yunanistan’a geçen göçmenlerin Avrupa’ya geçmelerine izin verilmeden Türkiye’ye gönderilmelerinin bu protokol kapsamında yapılacağı tahmin edilmektedir.

Türkiye’ye göndermenin hangi çerçevede gerçekleştirileceğinden ziyade, Türkiye’nin kabul ettiği göçmenleri kendi ülkelerine gönderebilme kapasitesi göçmen krizindeki en kritik noktadır. Türkiye olarak AB ‘den geri kabul ettiğimiz göçmenleri aynı oranda geldikleri yere gönderemediğimiz sürece, AB kendi içindeki göçmen krizinden bir süreliğinden kurtulmuş olsa da, kısa süre sonra Türkiye içinde yığılan bu göçmenler, yeniden yasa dışı yollardan Avrupa’ya geçiş denemelerine devam edeceklerdir.

AB’nin bu konuda atacağı her adımda, Türkiye’nin göçmenleri kendi ülkelerine gönderebilme kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla koşulsuz destek sağlaması, hali hazırda Suriyeli göçmenlerin ülkelerine gönderilmesi için uygun koşullar oluşuncaya kadar da Suriyelileri geri gönderme süreçlerinin dışında tutması soruna kalıcı çözümler getirilebilmesi bakımından önemlidir.